Otomotiv teknolojisinde her gün yeni gelişmeler olurken BMW 3.nesil hidrojen yakıt hücresi teknolojisinin prototiplerini üretmeye başlayarak uzun süredir yatırım yaptığı bu teknolojide yeni bir aşamaya geçti. Hidrojen yakıt hücresi teknolojisi ile üretilen FCEV (Fuel Cell Electrical Vehicles- Yakıt Hücreli Elektrikli Araçlar), özellikle taşımacılık ve enerji depolama alanlarında fosil yakıtlara bağımlılığı azaltma potansiyeliyle büyük bir umut vaat ediyor. Ancak, yaygın benimsenmenin önünde hala aşılması gereken önemli teknik, ekonomik ve altyapısal zorluklar var.
En büyük engel, hidrojenin üretim maliyeti ve sürdürülebilirliği ile ilgili. Günümüzde endüstriyel ölçekteki hidrojenin büyük çoğunluğu, doğal gazın buhar ile yeniden biçimlendirilmesi yoluyla üretiliyor. Bu süreç, önemli miktarda karbondioksit salınımına neden oluyor. Temiz bir alternatif olarak elektroliz yoluyla suyu yenilenebilir enerji kullanarak hidrojen ve oksijene ayıran "yeşil hidrojen" teknolojisi ise halen çok pahalı olduğu için, yatırım maliyeti olarak, yeşil hidrojenin fosil yakıtlarla rekabet edebilmesinin önünde ciddi zorluklar bulunuyor.
Bir diğer kritik zorluk, hidrojenin depolanması ve taşınmasında ortaya çıkıyor. Hidrojen, elementler arasında en hafif olanıdır ve son derece düşük enerji yoğunluğuna sahiptir, tüm yöntemler ekstra enerji tüketimine, karmaşık ve pahalı tank sistemlerine ihtiyaç duyuyor.
Maliyet sorunu, yakıt hücresinin kendisi için de geçerlidir. Yakıt hücrelerinin kalbi olan katalizörler, platin gibi nadir ve pahalı metaller içerir. Araştırmacılar platin kullanımını azaltacak veya tamamen alternatif malzemeler geliştirecek yöntemler üzerinde çalışsa da bu teknololojiler henüz ticari ölçeğe ulaşmış değil.
Son olarak, benzin istasyonları gibi yaygın bir hidrojen dolum ağı bulunmuyor. Bu altyapıyı sıfırdan inşa etmenin maliyeti çok yüksek olduğu için talep oluşmuyor, talep olmadığı için de altyapı yatırımı yapılmaması bir kısır döngü yaratıyor.
Özetle, düşük maliyetli ve sürdürülebilir hidrojen üretimi, verimli depolama, ucuz malzemeler ve kapsamlı bir dağıtım altyapısı gibi konularda ilerleme kaydedilmesi, hidrojen yakıt teknolojisinin geleceği için hayati öneme sahiptir.
BMW Group'un Münih ve Steyr'deki üretim merkezlerinin, Toyota tarafından tedarik edilen yakıt hücrelerini entegre eden üçüncü nesil hidrojen yakıt hücresi sisteminin prototip üretimine başlaması Toyota ile 2028'de gerçekleştirilecek FCEV lansmanından önce, %25 daha kompakt, daha yüksek güç yoğunluğu ve verimlilik sağlayan ve gelecekteki modellere daha kolay entegre edilebilen yeni bir sistemin ön hazırlığı niteliğini taşıyor. Bu sistem, Toyota bileşenlerini BMW'nin kendi sistem ve otomobil tasarım mimarisi içinde birleştiriyor.
Otomobil üretim devinin Avusturya'daki Steyr tesisinde, yeni test platformları ve üretim tesislerinin desteğiyle tam seri üretim 2028'de başlayacak.BMW'nin Almanya, Landshut'taki fabrikası, hidrojene özel BMW Energy Master kontrol ünitesi de dahil olmak üzere temel bileşenleri tedarik edecek. Prototipler, üretime başlamadan önce 2026'dan itibaren hazır olacak.
BMW AG Yöneticisi Joachim Post, "BMW'nin 2028'de piyasaya süreceği ilk yakıt hücresi üretim modeli, teknolojiye açık ürün portföyümüze sıfır emisyonlu, olağanüstü verimli bir yüksek performanslı tahrik sistemi daha ekleyecek," şeklinde bir açıklama yaptı.
2014 yılında, Toyota tarafından tedarik edilen bir yakıt hücresi sistemi, bir 535iA prototipinde test edildi ve bu testle hidrojen yolculuğu başladı. Ortaklık, 2023 yılında 125 kW Toyota yakıt hücreleriyle çalışan iX5 Hidrojen pilot filosuyla devam etti.
Otomotiv sektörünün devam eden ilgisine rağmen, düşen satışlar, zayıf altyapı ve politika değişiklikleri, hidrojenli binek araçların zorlu geleceğinin altını çiziyor. Bu araçların, bataryalı elektrikli araçların yanında niş bir rolden öteye geçip geçemeyeceği konusunda şüpheler hala var.
BMW'nin Eylül ayında Toyota ile iş birliği yaparak seri üretim hidrojen yakıt hücreli elektrikli araç (FCEV) piyasaya süreceğini duyurması, birçok kişinin dikkatini çekmişti. Alman otomotiv üreticisi, Toyota ile binek araçlar için kendi özel modellerinde kullanılacak bir güç aktarma sistemi geliştirmek üzere çalışacağını açıkladı.
BMW ve Toyota gibi iş birlikleri hidrojen teknolojisine olan bağlılığın devam ettiğini gösterse de çeşitli zorluklar nedeniyle daha karmaşık bir algı var.Hidrojenli otomobillere olan ilgi inişli çıkışlı seyretti. 1990'lar ve 2000'lerdeki ilk coşku, benzinli araç kullanıcılarının sıfır emisyonlu bir çözümün faydalarından yararlanma potansiyeliyle besleniyordu.
Geleneksel pil yapısı ile çalışan elektrikli araçların 2008 sonrasında büyük yaygınlık kazanması, bu arada hibrit araçların pazarda baskın bir pozisyona gelmesi, FCEV tipi araçların popülaritesinin artmasına engel oldu. Toyota ve BMW dışında bu teknolojiye çok ciddi bir yatırım yapılmaması soru işaretleri doğururken, bu grupların 30 yıldır bu teknolojiye ısrarla yatırım yapmaları da tersi bir etki yaratıyor. Prototip üretiminin başlaması hidrojen yakıt hücreli elektrikli araçların yaşadığı kısır döngüyü kırabilecek mi? Bunun için birkaç yıl daha beklemek gerekecek.
Tüm Marka ve Modelleri Sizin İçin Araştırıyoruz
Siz de araç karşılaştırma sayfamızdan birbirinden farklı özelliklere sahip araçlara tek bir tıkla göz atabilir ve dilediğiniz araçları anında karşılaştırabilirsiniz.
Sifiraracal.com, sitemiz üzerinden otomobil kampanyalarını inceleyebilir, tek bir tıkla sıfır araç kampanyalarına ulaşabilir ve anında size özel ücretsiz fiyat teklifi alabilirsiniz.